turkiye

Ramazanı Yaşamak: Çocuklarımıza Ramazan’ı Nasıl Yaşatırız.

Bu blog yazısını, yaşadığımız dramatik günlerden önce, “sosyal mesafe” kavramı hayatımızda yokken, Korona öncesi kaleme almıştım. Maalesef, salgının yarattığı ortamın geleceğe dair oluşturduğu büyük bir belirsizlikten ramazan da nasibini alacak.  Yaşayacağımız bu ramazanın, alışık olduğumuz ramazanlardan çok farklı olacağı kesin: toplu teravih namazlarının ve toplu iftarların olmadığı bir ramazan. Bir

Gençlik Yıllarımdaki Jenny’ ye Mektup.

Sevgili Jenny, Keşke hayata dair daha fazla bilgin olmuş olsaydı. İleride karşılaşacağın bir çok hayal kırıklığı ve acıyı hiç yaşamamış olabilir, daha az insanın kalbi kırılmış olurdu. Diğer taraftan yaşayacağın bütün zorluklar seni ve geleceğini şekillendirecek. Bazen imtihanlardan geçerek daha iyiye, güzele ulaşıyoruz. Hepsinin yanında, daha dikkatli ve bilinçli olmana

Oğluma Mektup

بسم الله الرحمن الرحيم  Muhammed, Bütün insanlığa en iyi örnek olan kişinin adını taşıyorsun. Baban ve ben senin için bu adı seçtiğimizde, bu ismi koymamamız gerektiğini söyleyenler oldu. Adın sana ağır gelebilir veya büyük sorumluluklar getirebilir diye. Doğru, ismin senin bazı zamanlar zorluklarla karşılaşmana neden olabilir. Bu zamanlarda ismini aldığın

Kızlarıma Mektup

بسم الله ألرحمن ألرحيم  Kızlarıma, Benim sevgili kızlarım; Allah, size anne olarak beni seçtiği için çok mutluyum. Bunun üzerine tefekkür etmem bile, kalbimin hızlı atmasına sebep oluyor. Dünyadaki bu kadar insan arasından benim evlatlarım olmanız için sizi seçti. O’nun sizi bana hediye etme sebebinin, size sunabileceklerimden ziyade, her birinizden öğreneceklerim

Kibrit Kutusu

Müslüman olduğum ilk zamanlarda, ‘günahsız’ kalabilmek için çok dikkatliydim. Geçmiş günahlarım İslam’ı kabul ederek silinmişti.  Günahların “bu hediyeye” zarar vereceği konusunda yeterince bilinçliydim. Müslüman olarak ilk yediğim yemeği çok  iyi hatırlıyorum. Tabağımda olan hiçbir yemeği israf etmemiş, bir pirinç tanesi bile bırakmamıştım. Günah işlediğimde çok acı çekerdim. Öyle ki, üzüntüden

The Matchbox

When I first became Muslim, I was very protective of my new ‘sinlessness’. My past had been erased by the acceptance of Islam, and I was hyper-aware that sins would taint that gift. I very clearly remember one of the very first meals I ate as a Muslim. I made

BUKALEMUN

Müslüman olduktan yaklaşık bir yıl sonra, en yakın arkadaşlarımdan birisi  ziyaretime geldi. Üniversitede tanışıp, yakın arkadaş olmuştuk. Mezun olduğumuzdan ve başka bir şehre taşındığımdan beri birbirimizi görmemiştik. Mahallemizde bir kafeye kahvaltıya gelmiş ve menüden favori kahvaltılıklarımızı  seçiyorduk. Onu gördüğüm için çok mutluydum, ama o gün bana söylediklerini  asla unutamam. Son

Wasat (Türkçe)

Öyle bir dönemdeyiz ki, yaşantımızı başkalarının sosyal kabulleri üzerine kuruyor ve aldığımız “like”ları gayretlerimizin karşılığı olarak görüyoruz. Peki başkaları ve “like”ları olmayıp, kendi başımıza kaldığımızda ne olur? Bizi onaylayacak bir kitle olmadığında, zor bir şeyi yapmamızı sağlayacak motivasyonu kendimizde bulabilir miyiz? Allah ile olan ilişkimiz, bizi zor olacak bir işi

Thrown a Lifeline (Turkçe)

Bana sık sık sorulan sorudur, müslüman olmamı sağlayan şey neydi? Bu ‘’bir şey’’ beni Islamın hakikat olduğuna beni ikna etmişti. Dürüst olmak gerekirse, çok fazla tesadüf, düşüncelerimi kurcalayan sohbetler, inanılmaz insanlar ve karşılık bulmuş yalvarışlar vardı. Bu aklımda dönüp duran ve görmezden gelemediğim ‘bir şey’ Kuran’dı. Bir Hristiyan olarak bana