Kibrit Kutusu

Müslüman olduğum ilk zamanlarda, ‘günahsız’ kalabilmek için çok dikkatliydim. Geçmiş günahlarım İslam’ı kabul ederek silinmişti.  Günahların “bu hediyeye” zarar vereceği konusunda yeterince bilinçliydim. Müslüman olarak ilk yediğim yemeği çok  iyi hatırlıyorum. Tabağımda olan hiçbir yemeği israf etmemiş, bir pirinç tanesi bile bırakmamıştım. Günah işlediğimde çok acı çekerdim. Öyle ki, üzüntüden dolayı hıçkırarak gözyaşı döker, nefesimi kontrol etmekte zorlandığım olurdu. Bir yerde, bir şekilde yaşadığım bu hisler zamanla değişti. Rabbimi üzecek şeyler yaşadığımda ne zaman ve nasıl oldu da ağlamayı bırakmıştım! Yaşadığım bu şey bana küçük bir çocuğu hatırlatıyor. Bu çocuk değişir ve büyür ama onu her gün gördüğünüzden dolayı değişimi anlayamazsınız ve bir gün baktığınızda büyümüş olduğunu fark edersiniz. Bu, bana değişimin gözlerimin önünde olduğunu ama farkına bile varamadığımı hissettiriyor.

Muhammed Ali, İslam’ı seçtikten sonra cebinde içi dolu kibrit kutusu taşırmış. Ne zaman bir günah işleyecek olsa, kutudan bir kibrit çıkarır,  onu yakar ve elinde tutarmış. Ateşi bir kaç saniyeden fazla elinde tutamayışını kendine bir hatırlatma yolu olarak seçmiş, daha bu kadar ateşe dayanamıyorken, cehennem ateşine götürebilecek bir şeyi denemeyi aklından çıkarıyormuş. Bazıları için bu çok abartı gibi görünebilir ama dürüst olmak gerekirse insana hatırlamasını sağlayan bu hissi anlayabiliyorum. Bu hatırlatma, Muhammed Ali’nin yaptığı seçimlerde bilinçli kalmasını sağlayan bir yöntemdi.

İnsan kelimesinin Arapça karşılığı ‘İnsaan’dır ve Kuran’da geçer. Enteresan tarafı ise ‘unutmak’ kelimesi ile aynı kökenden geliyor olmasıdır. Bu bir rastlantı olamaz. Allah, bizlerin unutmaya olan yatkınlığımızı gözler önüne seriyor. Buna ek olarak “Ateş, şehvet ve arzuyla; cennet ise zorluklarla çevrilidir.” (Buhari) Görünen o ki, eğer Allah’ı bilinçli olarak hatırlamazsak, kaçınılmaz surette ondan uzağa düşeriz.

Nihayetinde, zamanımı yavaş yavaş başka işlerle doldurduğumu fark ettim… dünyalık, faydasız işler. İmanıma faydası olmayan, Allah ile arama giren işler.  Bunların hepsi dikkatimi dağıtmıştı. Sadece bu değil, belki de geçmişte Allah’ı memnun edemediğim başka şeylerde olmuştu. Kendimi bu gibi boş islerle meşgul ettikçe, bu meşguliyetlerin özü beni rahatsız etmesi gerektiği halde tam tersine normalleşmeye başlamıştı.

Peygamber (sav) bizi şöyle uyardı.  “Gerçekten kullar bir günah işlediğinde, kalplerinde karanlık bir nokta oluşur.” (Tirmizi) Benim siyah noktamda büyüdükçe büyümüştü. Bunun en kötü tarafı, boş işlerim normalleşmiş ve beni dürtmez hale gelmişti. Gün geçtikçe büyüdüğünün farkında bile değildim… O kibritin ucundaki ateşi avucumda tutamamıştım.

Allah bizi ona ibadet etme güdüsüyle dolu bir fıtrat üzerine yaratmıştır. (ruhun en saf hali) Eğer bu doğal ruh durumunu korumazsak, bize rehberlik etmesinin hiçbir anlamı olmaz. Peygamber (sav) şöyle demiştir, “Allah’a onu görüyormuş gibi ibadet edin, yapamazsanız  bile bilin ki, O sizi görüyor.” Günahlarımızın küçüklüğüne değil, kime karşı günah işleyip, kime itaat etmediğimize bakmalıyız. Allah der ki “Kalpleri Allah`ı anmak hususunda katılaşmış olanların vay haline!” (Kuran 39:22)

Allah’ın beni her gün izlediğini bilerek yaşıyor muyum? Eğer Peygamber Efendimiz yanı başımda olsa davranışlarımı değiştirir miydim? Cebimde kibrit kutusu taşıyacağımı düşünmüyorum ama yanlışlarımı önemsizleştirmeyi durdurmam gerekiyor. ‘Bundan sonra hiç film izlemeyeceğim, dini temelli programlar dışında bir etkinliğe katılmayacağım’ demiyorum. Gerçekçi de olmaz.  Ama ilgilendiğim işlerin içeriği konusunda daha dikkatli ve bilinçli değerlendirme yapmam gerektiğini anlıyorum. Eğer içerik sorun değilse, önceliklerimi gözden geçireceğim. Dünyalık arzularıma harcadığım vaktin, Allah’a ayırdığım zamanın önüne geçmesine izin vermeyeceğim. Bugün telefonda bir saat harcamak ve film izlemekten önce bir sayfa Kuran okuyup okumadığımı kontrol edeceğim. Kim olduklarını dahi bilmediğim insanlarla alakalı tweetleri veya başlıkları okumadan önce benim için önemli insanlara dua edip etmediğime bakacağım.

Her işlediğim günah sonrası hıçkırarak ağlayan “eski bana” ulaşabilecek miyim bilmiyorum. Beni duygulandıran ve üzerine ağlamamı sağlayacak bir şey var. O da Allah’ın bizlere ne zaman istersek ona dönebileceğimizi tekrar tekrar söylemesi. Yapmamız gereken tek şey tövbe etmek ve o günahtan yüz çevirmektir. Ne kadar ileri gitmiş olursak olalım, Allah her zaman bizi bağışlamayı bekler. Sadece bizi affetmek için değil, bize bunu nasıl yapacağımızın yollarını sunarak bekler.

‘Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı!’ (2:286)

Allah unutabileceğimizi biliyor ve Kuran’da bize nasıl af dileyeceğimizi örneklendirirken unutup yanılacağımızı da bize bildiriyor. Bize bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz günahlardan dolayı tövbe edebileceğimizi gösteriyor. İşin mükemmel tarafı ise, bağışlanmayı aradığında, ona yöneldiğinde o karanlık lekeler kalbimizden siliniyor ve özüne dönüş yapıyor…

Ben de o gözyaşlarımı tekrardan dökebilme ve özüme dönebilme umuduyla yaşıyorum.

(Çeviri: Nisa Ezber)

2
Yorumlar

avatar
2 Comment authors
onurSare Recent comment authors
En Yeniler Eskiler Beğenilenler
Sare
Ziyaretçi
Sare

Ne kadar guzel bir yazi.insani hem pisman eden hemde icine umut serpen.masallah size.

onur
Ziyaretçi
onur

çok güzel bir yazı olmuş. Yaşarken farkında olmadan yaptığım ama biraz düşününce fark ettiğim ne çok eksiğim, yanlışım varmış. Çok güzel ruhun derinliğine inmeme neden olan güzel bir yazı.
Çıktığınız bu güzel yolun cennet te firdevs te bitmesi duasıyla, Allah(c.c.) nyardımcınız ve yardımcımız olsun.

Menü

Benzer Yazılar

Events

21 Şubat,2020. 18:30, Şehit Adil Büyük Cengiz AIHL.“The Dynamic Classroom” How to increase Engagement, Excitement and Participation in the English Classroom.

Read More »

Ramadan Readiness

At the end of this weekend there will be 46 days left until Ramadan. I’m sure I am not the only one who looks forward

Read More »

Ramazan Hazırlığı

Bu haftanın sonunda Ramazana 46 gün kalmış olacak. Bu kutlu ayı bekleyenin bir ben olmadığımı biliyorum. Ramazan’ın yaklaşmasının verdiği umut ve bekleyişin oluşturduğu hisler var.

Read More »